İçerik değiştir



‘Yetmez Ama Evet’Çiler... Neredesiniz?


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 waranko

waranko

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 760 Mesaj

Gönderim zamanı 08.12.2010 - 10:36


12 Eylül 2010’da yapılan referandumun, bir de “Yetmez Ama Evet”çileri vardı...

Onlara göre yapılan Anayasa değişikliği “yetmez”di...

Ama “Hiçbir şey yapılmamasından iyi”ydi!


***


Aralarında yazarların, akademisyenlerin, sanatçıların ve hukukçuların bulunduğu bu arkadaşlar; iktidarın bu değişiklikleri yapmaktaki amacının “demokrasiyi getirmek” olduğuna inandılar...

Belki inanmadılar ama yine de bile bile bu kandırmacaya ortak oldular!

Oysa tuzak son derece netti:

Demokrasi maması gösterilerek, yürütmeyle yargı arasındaki denge, yürütme lehine bozuluyordu!

Bu arkadaşların bazıları gerçekten saflıklarından, bazıları da tamamen art niyetle; güçlü bir kampanya başlattılar...


***


O kadar “demokrat”tılar ki; yayınladıkları bildirilerde, yapılan değişikliklere neden “Yetmez” ve neden “Evet” dediklerini uzun uzun açıklıyorlardı...

“Yetmez”leri sıralarken, bir maddede aynen şu ifadeyi kullanmışlardı:

“İfade özgürlüğü, ancak ırkçılık, şiddete teşvik ve tahrik nedeniyle sınırlanmalıdır!”


***


Referandumun hemen öncesinde 5 bin kişiyi Beyoğlu‘nda sokağa döküp, “Evet” için yürütmüşlerdi; ama şimdi kayıplara karıştılar!

Peki; kimdi onlar?

Hatırlamanız için sadece ilk imzacılardan birkaç isim vereceğim:

Yazar Adalet Ağaoğlu, Prof. Dr. Ahmet İnsel, Star yazarı Ahmet Kekeç, tiyatrocu Ahmet Uğurlu, yazar Aydın Engin, yazar Baskın Oran, yazar Cengiz Aktar, sosyolog Ferhat Kentel, öğretim üyesi ve yazar Fuat Keyman, sinemacı Hale Soygazi, tarihçi Halil Berktay, Prof. Hüseyin Hatemi, yazar İpek Çalışlar, Prof. Kezban Hatemi, tiyatrocu Lale Mansur, Prof. Mehmet Altan, Akşam yazarı Nagehan Alçı, Habertürk Gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, Radikal yazarı Oral Çalışlar, Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can, sosyolog Oya Baydar, yazar Ömer Laçiner, radyocu Ömer Madra, yazar Perihan Mağden, Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, Prof. Serap Yazıcı, yazar Sevan Nişanyan, Zaman yazarı Şahin Alpay, senarist Tomris Giritlioğlu, hukukçu Yeşim Atamer, Taraf yazarı Yıldıray Oğur, balerin Zeynep Tanbay...


***


Referandumun üzerinden üç aya yakın zaman geçti.

Anayasa değişiklikleri yüzde 58’le kabul edildi; ama çözüleceği belirtilen sorunların hepsi yerli yerinde duruyor!

İktidar; sadece işine gelen düzenlemeleri hayata geçirdi ve HSYK ile Anayasa Mahkemesi‘nin yapısını değiştirdi; o kadar...

Böyle olunca da sorunlarına çözüm bekleyen kesimler sokağa döküldü:

Bakıyorsunuz; işçiler sokakta, şoförler sokakta, memurlar sokakta, öğretmen adayları sokakta, öğrenciler sokakta...

Ama kim sokağa çıksa, dayağı yiyor!

Buna karşın, kimse yılmıyor; gösteriler azalacağına giderek artıyor!


***


Ne ilginçtir ki; yukarıda bazılarının isimlerini verdiğim bu arkadaşlar, “dut yemiş bülbül”ü oynuyorlar!

Bazı gençlerin sırf pankart açtıkları için 15 ay hapis cezasına çarptırılmalarına seyirci kalıyorlar!

İktidar temsilcilerinin, tüm göstericileri aşağılama gayretlerine tepki göstermiyorlar!

Oysa ne diyorlardı, referandum öncesinde?

“İfade özgürlüğü, ancak ırkçılık, şiddete teşvik ve tahrik nedeniyle sınırlanmalıdır!”

İyi de sokağa dökülenlerin hangisi ırkçılık yapıyor?

Hangisi şiddet kullanıyor ya da kitleleri şiddete teşvik ediyor?

Peki o zaman, bu “çoooookkkk demokrat” arkadaşlar, neden yine bir araya gelip, referandum öncesinde açık destek verdikleri iktidardan hesap sormuyor?

Neden sırf yumurta attıkları için orantısız güce hedef olan genç kızların elinden tutmuyor?


***


Yukarıda saydığım ve birçoğunu da sayamadığım bu isimlerin hepsi, kendilerini “aydın” olarak tanımlıyor.

Sahi; “aydın” olmak ne zamandan beri “iktidar yandaşı” olmakla...

Kör, sağır ve dilsiz olmakla eş anlamlı hale geldi?

Haydi söyleyin abiler, konuşun ablalar:

Televizyonlarda izlediğiniz o görüntüler, gazetelerde gördüğünüz o fotoğraflar hiç mi yüreğinizi sızlatmıyor?

Yoksa artık hiçbirinizde “yürek” mi kalmadı?


***


GÜNÜN SORUSU

Benim geçen hafta sorduğum soruyu, dün CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, bir de ekleme yaparak sordu... İşte o soru:

Başbakan Erdoğan’ın kızı, rektörlerle yapılan toplantıya hangi sıfatla katıldı? Geçmişte hocası, “Rektörler selam duracak” demişti, acaba rektörler selam dursun diye mi getirildi?

http://haber.gazetev.../4/Yazarlar/102


Mustafa Mutlu -VATAN-06.12.2010 21:25





Benzer Konular Daralt

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli